28 Eylül 2016 Çarşamba
Canavar
Aynı canlının kopmuş çılgın bir organı o. Başka biri. Canavarımın eski bağımlılıklarından biri. Yaratık gibiyim. Anlarımı çalacak kadar şımarttım onu, bu yaşından sonra düzeltemem. Bir kere denedim, o da bir elini midemde bıraktı. Orada değilmiş gibi yapınca unutuyorum. Oyalanacak uğraşlar bulunca ya da yaşayan başka şeyleri biraz sevince yokmuş gibi yapabiliyorum, rahatsız da etmiyor.
Herkesi sevsem, kendimden nefret ediyorum, hakimiyet yine ona geçiyor. Midemde olduğunu ufak bir kıpırtıyla hatırlatıyor. Yavaş yavaş bunu şiddete döküyor, parmaklarını birbirine yaklaştırmaya başlıyor. Tırnaklarını içerideki yumuşak, kanlı, kalbimle birlikte atan kısımlarıma batırıyor. Benimle biraz bu şekilde oynadıktan sonra gevrek gevrek kıkırdama molası veriyor ve aniden içimde daire çiziyor. Kanıyorum. Tamamen verdiği acıya dönüşüyorum ve kendimi unutuyorum. Herkesi unutuyorum. Görünen tek şey kırmızı boğuk bir acı oluyor, başka hiç bir şey değil. Açtığı oyuğa düşüyorum, düşüyorum, içimden çıkamıyorum. Nasıl oldu da bu kadar boşluk biriktirdim, nasıl oldu da bu derinliği bu kadar besledim? Bilinci açık bir uyku oluyorum ve insanların arasında geziniyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder