Rahatla. Bu senin cinnetin değil.
Çoğunluk bunu başarabiliyor. Ego, kendini fark edemeyen
insanının yerine zevkle yaşayabilir. Ara ara, onun suni cinnetler geçirmesine
izin verir. Sonra onu yeniden, gücünü en iyi gösterebildiği yere, toplumun
içine iter. Biz de burada, bu zararın içindeyiz. Yapabildiğimizin en
yıkımsızına çabalarsak, en az hasarla burada bulunmaya devam edebiliriz.
Şanslıysak da, piknik için sakin bir yerlere gideriz. Bu sessiz savaş için elimizde
pek bir şey yok, sana somut silahlar vaat edemem. Üstüne basit başlıklar
atılmasına aldırış etme. Onların bu savaştan haberdar olmasına gerek yok. Onlar seni değil, kendilerini ciddiye
almıyor. Bu yüzden öyle hissediyorsun. Bunu kendi düşüşün sanıyorsun. Sırtına
yüklediğin suçluluk duygusu sana ait değil. Nabzın yükseliyor, çünkü onlar bunu
hayatı boyunca besledi. Birkaç kere hissettiğin bu kriz, birikmiş gücün baş
döndürmesiydi. Bunun devamlılığını farkındalığına dahil et. Hatırlaman gerek.
İnsanlar kendilerini küçük kutulara yerleştirdi. Parmaklıkları ve kilitli kapıları
olmayan kutuların içinde, sırf aralarında kaldın diye o hapisteyim hissi sana
da vurup duruyor. Ne hapis gerçek, ne de bu cinnet. Onlar henüz anlamadı. Bu
kadar anlarken, anlayışsızlığa yenilme.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder